25 Ağustos 2012 Cumartesi

Asker

Yine buradayım işte..

Bir şeyler düşünüyorum..

Buralardayım, eğer iyi bakarsan..

Görebileceğin yerde duruyorum..


Olamayacağını bile bile..

Hayal ediyorum..

Ölemeyeceğimi bile bile..

Gözlerimi kapatıyorum..


Her gece ayık halde narkoz yiyorum..

Bir şeyler sökülüyor benden besbelli..

Şekli tanıdık geliyor..

Nefes alamıyorum..


Ve bir şeyler değişiyor..

Bu yırtık kum torbalarının arkasında..

Ne olursa olsun, hayatta..

Kendimle savaşan bir askerim aslında..


Ağır bir anıyım, bir yankı..

Bir çağrı belki, benden olanlara..

Siperde mermisi bitip,

Elindeki bıçağa bakanlara..


İnanmasan da sevgiyim ben aslında..

Bir annenin çocuğuna sarıldığı anım..

Biraz gurur biraz cesaret..

Biraz da sessizlikle harmanım..


Gözlerini görüp de hayatta kalanlardanım..

Belki önündeki perdelerden görmesen de..

İşte, yine, yeniden..

Buradayım..

10 Ağustos 2012 Cuma

Kolye

O sabah evden çıkarken planları arasında ölmek yoktu..

Aslında planları arasında pek bir şey de yoktu. O en işlek caddede arkadaşlarıyla buluşacaktı. Belki de sinemaya gidebilirlerdi veya tiyatroya, gerçi adam akıllı bir film veya oyun izlemeyeli bayağı olmuştu. Tekrar aynı duyguyu yaşamak güzel olacaktı..

İşte bu fikirler vardı aklında..

Ayağını sıkan topuklu ayakkabısının onu tökezlettiği çok olmuştu, bu seferki başkaydı sanki, bir daha kalkmamak üzere bir düşüş..

Elinde tuttuğu, nedensiz yere bağlandığı saçma kolye gibiydi hayatı, ince hislere ve duygulara sahipti, çabuk kopabiliyordu bu melodiler birbirinden, ve bunları düşünürken düşen kız duygularına düğüm atmayı bilmiyordu..

Bir doğum gününde yerdeki bir pakette bulmuştu kolyeyi, mor ve zarif. Etrafında konuşacak birileri kalmayınca kolyeyle konuşmuştu günlerce, belki de aylarca. Kendi içindekini çıkarmıştı bir şeyleri başarmak için yapması gerekenin bu olduğunu bilerek. Eski yaşamına geri dönmeyi bu kadar isterken birden her şeyin durmasını beklemiyordu. Sadece nabzı değil, etrafındaki her şeyin durduğunu görebiliyordu.

Gök gürülderken belki yine yağmur yağar diye aldığı şemsiyesini çantasından çıkarırken bir gölgenin onu öldürmesiydi. Gerçek, uzun zamandır hasret kaldığı insanlarla buluşmak isteyen kızın ara sokakların birinde uğradığı saldırıydı. Polis raporuna göre Cinayet, Adli Tıp raporuna göre ise kalbe saplanan bıçak ile yaşamsal faaliyetin durmasıydı. Görgü şahitlerine göre ise bir kızın kolyesi için verdiği savaştı. Ona göre ise bir arkadaşı için fedai olmasıydı. Mor kolyenin kırmızıya dönmesiydi bir gecede. Arkadaşlarına göre ise korkunç bir olaydı, ki daha kötüsü de olamazdı zaten..

Sadece biraz konuşmak isteyen birinin yüzünde kalan acı tebessümdü olan. Elinde hala tuttuğu kolyesi ile 18 taşlı bir arkadaşı olduğunu kanıtlayan birinin zaferiydi..

Bu kimse bilmese de, her gece olan bir şeydi..