8 Ekim 2012 Pazartesi

İllüzyon

Nesneler üzerindeki anlamını bildiğin bir şeyin, hayatının büyük bölümünde olduğunu farketmezsin..

Ta ki oyunun sırrını keşfedinceye kadar..

Hadi boz oyunu, sen sihirbaz ol deseler..

Cesaret edemezsin..


Bilirsin..

O şapkanın içinden sadece belli kişilerin eli değerse tavşan çıkacağını..

Sadece illüzyonistin kral olduğunu bu dünyada..

Gözünün önünde kendini canlandırırsın siyah ceketin içinde..


Bazen küçük bir sihir iyi gider doğrusu. Sadece seni farkettirecek kadar, çok değil..

Keşke bazen yok edebilsen kendini. Görsen etrafındakilerin neler hissettiğini..

Bir kaç saniye nefesini tutsan mesela, derin bir nefesten sonra. Sorarlar mı acaba nerede olduğunu?

Yoksa nefesini tutunca kaybolurlar mı?


Ne olur ki ölsen bir süreliğine?


Geride bıraksan herşeyini, üzülür müsün onlar için?

Yeni bir hayat verseler sana, girer misin o dolaba?

Sadece minik bir tebessüm için katlanır mısın onca acıya?


Nefesini bırakmadın mı hala yoksa?


Hadi uyan sihirbaz..


Değiştireceğin çok hayat var sırada..

4 Eylül 2012 Salı

Yağmur

Kendine inat bir şeyler yaptın mı?


Tümüyle derdin içindeyken, veya sadece öyle olduğunu hissederken?

Gelmeyeceğini bildiğin bir gemiye el salladın mı mesela?

Kapı çaldığında bir umut belki odur diye kapıya koştun mu?

Daha bir kaç gün önce öldüğünü bildiğin birinin sana selam vermesini umdun mu?

Açık gökyüzünde yağmuru bekledin mi?


Ben yaptım..

Dertliyken güldüm kendime, neden dedim binlerce, sadece baktım çaresizce..


Seni aradım..

Melodilerine baktım, çözmeye çalıştım, renklerde boğulduğum sana bakarken..


Onu aradım..

Nereye bakacağımı bilmeden, içimde olduğunu hissetmeden..


Ağladım..

Bazen sessizce, bazen haykırarak, bazen de düşünerek anılarımı..

Ve yine yağmur sildi gözyaşlarımı..

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Asker

Yine buradayım işte..

Bir şeyler düşünüyorum..

Buralardayım, eğer iyi bakarsan..

Görebileceğin yerde duruyorum..


Olamayacağını bile bile..

Hayal ediyorum..

Ölemeyeceğimi bile bile..

Gözlerimi kapatıyorum..


Her gece ayık halde narkoz yiyorum..

Bir şeyler sökülüyor benden besbelli..

Şekli tanıdık geliyor..

Nefes alamıyorum..


Ve bir şeyler değişiyor..

Bu yırtık kum torbalarının arkasında..

Ne olursa olsun, hayatta..

Kendimle savaşan bir askerim aslında..


Ağır bir anıyım, bir yankı..

Bir çağrı belki, benden olanlara..

Siperde mermisi bitip,

Elindeki bıçağa bakanlara..


İnanmasan da sevgiyim ben aslında..

Bir annenin çocuğuna sarıldığı anım..

Biraz gurur biraz cesaret..

Biraz da sessizlikle harmanım..


Gözlerini görüp de hayatta kalanlardanım..

Belki önündeki perdelerden görmesen de..

İşte, yine, yeniden..

Buradayım..

10 Ağustos 2012 Cuma

Kolye

O sabah evden çıkarken planları arasında ölmek yoktu..

Aslında planları arasında pek bir şey de yoktu. O en işlek caddede arkadaşlarıyla buluşacaktı. Belki de sinemaya gidebilirlerdi veya tiyatroya, gerçi adam akıllı bir film veya oyun izlemeyeli bayağı olmuştu. Tekrar aynı duyguyu yaşamak güzel olacaktı..

İşte bu fikirler vardı aklında..

Ayağını sıkan topuklu ayakkabısının onu tökezlettiği çok olmuştu, bu seferki başkaydı sanki, bir daha kalkmamak üzere bir düşüş..

Elinde tuttuğu, nedensiz yere bağlandığı saçma kolye gibiydi hayatı, ince hislere ve duygulara sahipti, çabuk kopabiliyordu bu melodiler birbirinden, ve bunları düşünürken düşen kız duygularına düğüm atmayı bilmiyordu..

Bir doğum gününde yerdeki bir pakette bulmuştu kolyeyi, mor ve zarif. Etrafında konuşacak birileri kalmayınca kolyeyle konuşmuştu günlerce, belki de aylarca. Kendi içindekini çıkarmıştı bir şeyleri başarmak için yapması gerekenin bu olduğunu bilerek. Eski yaşamına geri dönmeyi bu kadar isterken birden her şeyin durmasını beklemiyordu. Sadece nabzı değil, etrafındaki her şeyin durduğunu görebiliyordu.

Gök gürülderken belki yine yağmur yağar diye aldığı şemsiyesini çantasından çıkarırken bir gölgenin onu öldürmesiydi. Gerçek, uzun zamandır hasret kaldığı insanlarla buluşmak isteyen kızın ara sokakların birinde uğradığı saldırıydı. Polis raporuna göre Cinayet, Adli Tıp raporuna göre ise kalbe saplanan bıçak ile yaşamsal faaliyetin durmasıydı. Görgü şahitlerine göre ise bir kızın kolyesi için verdiği savaştı. Ona göre ise bir arkadaşı için fedai olmasıydı. Mor kolyenin kırmızıya dönmesiydi bir gecede. Arkadaşlarına göre ise korkunç bir olaydı, ki daha kötüsü de olamazdı zaten..

Sadece biraz konuşmak isteyen birinin yüzünde kalan acı tebessümdü olan. Elinde hala tuttuğu kolyesi ile 18 taşlı bir arkadaşı olduğunu kanıtlayan birinin zaferiydi..

Bu kimse bilmese de, her gece olan bir şeydi..

28 Temmuz 2012 Cumartesi

Temmuz

Bulanık görüyorum bu günlerde, sebebini bilmiyorum. Gözlerimin önündeki bu perdenin kaynağını bulamıyorum. Çok mu tecrübeliyim yoksa boş amaçlarım mı var, kendim miyim yoksa başka biri mi var..

İçimde..

Yine aynısı oldu ve belki daha kötü, bu Temmuz'u da kimse sevemedi, yine kimse hoşlanmadı bu sıcak güneşten, oysa bu güneşe sırtını çevirenler değil miydi soğukta üzerine kazak giyen? Yoksa onlar Şubat'ı da mı sevmediler zamanında?

Diğerlerinin aksine, Temmuz beni sevmedi be dostum. Uğraşlarıma, çabalarıma rağmen fazla soğuksun dedi bana..

Reddetti..

Kendi kendimi ısıtmaya çalıştım türlü kazaklarla, çoğu üzerime olmadı, ben soğuktum ve öyle kalmalıydım belki, mevsimlerden kurtulup ben olmalıydım..

O da çok yalnızdı be dostum..

Ve bilir misin? Ben yalnızlığı sevmem, gözlerimi kapattığımda hatırlayacak anılar isterim, ve bazı melodiler belki, iç dünyamda çaldığını hissettiğim..

Monoton sözleri hatırlamak isterim, onlarla konuşamamak, ama onların orada olduğunu, bir "selam" kadar uzakta olduğunu bilmek..

Gözlerini unutmak isterim, unutmak ve tekrar hatırlamak, tekrar tekrar yaşamak aynı heyecanı, en sevdiğin yemeği yerken kafanda oluşturduğun tat olmak isterim, ve sen o yemekten tattığındaki o anı yaşatmak..

Bir çoğunun aksine seni iyi hissettirmek, boş bir sıfatla yanında olmak, bu kim dediklerinde "O işte" demeni sağlamak..

O, hep yanında olan ama aslında senin de tanımadığın, konuştuğunda dinleyeceğini bildiğin halde konuşmadığın, üzülmesin diye teselli ettiğin, onsuz yapacağını bildiğin halde yapmak istemediğin..

Ya da bunları hiç düşünmediğin..

Temmuz, beni neden sevmedin..