10 Mayıs 2014 Cumartesi

Kahraman

Mitolojiye göre bir kahraman üç aşamadan geçermiş hikaye boyunca.

Giriş kısmı her şeyin başladığı yer. Genellikle bir şahsın çağrısı. Fotoğraftı bendeki. Fotoğraf tetikledi beni. Hadi daha ne bekliyorsun niye erteliyorsun diye. Mitolojik biri değilim, amacım belli. Maviyi ait olduğu yere yollayacağım. Üşenemiyorsun kendi hikayenin kahramanıyken, öyle bir lüksün yok.

İkinci kısım en zoru: Erginlenme. Aksiyon kısmı. Olayın olduğu yer. Benim için deniz. Geçici kahramanım ben, öyle koruyucu ruhmuş bilmemneymiş, onlar da yok bende. Düşmanımla teyzem var destekçim. Yardıma açık bir şey değil. Kendi başıma başarmalıyım. Her kahraman biraz yalnızdır çünkü. Tüm o koruyucu ruhlar sadece hikaye sürecinde vardır. İyi ki kahraman değilim diyorum. İyi ki destekçilerim hep yanımda. Öbür türlü belki hikayenin bitmemesini isteyebilirdim.

Konuştum biraz, daha doğrusu baktım, herhalde anlamıştır az çok, sıktım biraz elimle, fırlattım sonra. Bir kaç saniye sonra mavi yerine dönmüştü. Garip bi duygu kapladı içimi. Tanımlayamıyorum. Ama bir şeyler yapabilmek iyi hissettiriyor insanı, tamamen çaresiz olmaktan daha iyi çünkü. Çaresizliği sevmiyorum.

Ve sonuç, geri dönüş, bir kahraman acele eder mi bilmem ama ben ettim. Beni bekleyen bir prenses yoktu, zaten ben de ejderha öldürmemiştim. Sadece bazen gitmek istersiniz bir yerden, terk etmek gelir ya içinizden, öyle işte.

Şimdi içinde taşla çoktan denizin dibindeki şey bana huzur veriyor garip şekilde. Ben hala bir kahraman değilim. Yani herkes ne kadar kahramansa o kadar kahramanım işte. Herkesin bir hikayesi var, herkes kendi hikayesinde şöyle ya da böyle bir role sahip. En azından hala kendi hikayesini yönetebiliyorken bir şeyler yapmalı insan. Az ya da çok, uzun sürse de, yorsa da.

Düşünmekten, pişman olmaktan iyidir.

Sana başarılar kahraman, benim hikayem bitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder