"Lütfen devam et" dedi Sarı saçlı kız. Adam anlatırken bir yandan yeni romanındaki karakterlerden birine isim düşünüyordu. O da tıpkı karşısında oturan adam gibiydi. İçine kapanık, komplekslerini yenememiş, zayıf ve zavallı bir et parçası..
"Onu gördüğüm an, bir şeylerin değiştiği farkettim. Derinlerde bir şey, bilirsiniz... Kendi kendime söz vermiş olmasam aşık olduğumu bile söyleyebilirdim."
Güvensiz de aynı zamanda, yada sarsılan güvenini toparlayamayan biri..
"Onu güldürmek, bir zamanlar en büyük ihtiyacımdı sanki, görüşmemizin mümkün olamayacağı gerçeğinden kaçmak istiyordum. Zamanı boşa harcamamak, hep onun yanında olmak."
Psikologluk romanlarda işe yarıyordu doğrusu, adam anlatmaya devam ederken karakteri de şekilleniyordu aynı zamanda..
"Yanlız değildim, buna eminim. Hatta gerilerdeyim de. Ama bir görseniz gülüşünü, o kadar sevimli ki. Ve zeki de.."
Ne ilk, ne de sondu bu. Neden insanlar aşk sorunlarını kendilerini çözmüyorlardı ki sanki? Çözümler bir ekmek bıçağı uzaktayken hem de..
"Sırf onun için çalışıp durdum. Kendimle savaştım, olmaz diyen yanımı yendim.
Ama.. Olmadı.."
Bir şeyler değişikti bu adamda, ve bunu kurcalamak istiyordu içten içe, seansın bitişini bildiren zil çalarken dosyaya 'düzenli seans' notunu aldı. Tam o sırada dosyadaki şahıs bilgilerine gözü takıldı. Karakteri için ismi bulmuştu işte. Kafasıyla adama selam verdikten sonra odadan çıkışını izledi. Onu çok ama çok sık görecekti..
Sonuçta o, kendisinin yarattığı bir karakterdi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder